Hayati Karaca

Hayati Karaca

İSTANBUL'DA YAŞAM ZORLAŞIYOR

İSTANBUL'DA YAŞAM ZORLAŞIYOR

Tarihi derinliği ve muhteşem güzelliği ile zihinlerimizde yer eden bir şehir İstanbul … Zaman içinde çeşitli kültürlere, hareketli olaylara, siyasi polemiklere konu olmuş, bir çok şair, yazar, sanatkar, bilim adamı ve siyasetçiyi bağrında yetiştirmiş bir şehirden bahsediyorum… İstanbul….
Anadolu insanının doğup büyüdüğü toprakları terk edip bin bir umutla geldiği bir şehir İstanbul… Fakat bugün, o güzel şehrin çehresi o kadar değişti ki, bir zamanlar taşı toprağı altındır denilen İstanbul için artık “yaşanacak bir yer değil ” denmeye başlandı. Şehir kültürel derinliğinden, tarihi dokusundan, maddi ve manevi çehresinden ve zengin mozaiğinden hiçbir şey kaybetmedi belki, ama, sabah kalkıp işine gitmeye çalışan insanların zamanı artık yollarda geçiyor bitmeyen trafik sorunu , hayat pahalılığı, gittikçe artan suç oranı, ahlaki yozlaşma, şiddet ve yalnızlaşma vb. sorunlar insanların gündemini işgal etmeye başladı. Taşı toprağı altın değerinde olan bu şehir artık yaşanılmaz bir mekâna dönüştü.
İstanbul’un kalabalık caddelerinde yan yana yürüyen insanların gözlerinde korku ve tedirginlik hâkim. Güven duygularını kaybeden fertler birbirlerine suç makinesi gibi bakıyor ve iletişim kuramıyorlar. Komşu komşuya, baba evladına, anne çocuğuna güvenemiyor. Doğup büyüdükleri toprakları terk edip İstanbul’a gelen insanlar burada yoksulluk ve yalnızlaşma sorunu ile yüz yüze geliyorlar. yoksulluk, gelir dağılımındaki adaletsizlik, hızla yükselen ev kiraları, gün geçtikçe artan suç oranı… Bütün bunlar insanları tedirgin etmeye yetiyor ve bu şehri artık yaşanmaz bir şehir olarak ilan ediyorlar. Fakat yine de yaşamaya değer yanları var İstanbul’un. Mesela hafta sonu tarihi mekânları gezip köklerinize doğru bir yolculuk yapabilir hayatı yeniden sorgulayabilirsiniz. 
*****************
‘İstanbul’un taşı toprağı altın’ sözünü duyan, saf bir Anadolu çocuğu, zengin olma hayaliyle, otobüse atlayıp, İstanbul’a gitmiş.
İlk gün, deniz kenarında yürürken, yolda parlayan bir şey görüp dikkatle bakmış. O da ne!.. Bir altın. Eğilip almış ve ‘İstanbul’un taşı toprağı altın diyorlardı demek ki gerçekmiş’ diye sevinmiş. Sonra, durmuş ve ani bir kararla, elindeki altını denize fırlatıp ‘Dur bakalım, daha ilk günden çalışmaya başlamayalım’ demiş. 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hayati Karaca Arşivi