HOŞ GELDİN EY ŞEHRİ RAMAZAN

HOŞ GELDİN EY ŞEHRİ RAMAZAN
Gönüllerin ilahî rahmet ve mağfiret arzusu ile yıkandığı, iyilik duygularının kabardığı, müminlerin hayırda yarıştığı af ve mağfiret ayı Ramazan’a ulaşmanın huzur ve mutluluğu içindeyiz

EVVELİ rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden kurtuluş olan mübarek Ramazan ayına girmiş bulunmaktayız. Dün evlerimizde kıldığımız ilk teravih namazının ardından bugün tuttuğumuz oruç ile Ramazan ayı başlamış oldu. Diyanet İşleri Başkanlığımız, dua, rahmet ve mağfiret iklimi olan Ramazan ayında her yıl bireysel ve sosyal hayatımıza ışık tutan önemli bir temayı kamuoyunun gündemine taşıyarak toplumsal bir duyarlılık ve farkındalık oluşturmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda 2020 yılı Ramazan ayı teması "Ramazan ve Sorumluluk Bilinci" olarak belirlenmiştir. Yüce Allah, insanı eşsiz güzellikte yaratmış; onu "akıl" ve "irade" gibi iki güzel hasletle donatmış ve kâinattaki nice varlığı onun hizmetine sunmuştur. Rabbimiz, "İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder?" (Kıyâmet Suresi, 36) ayet-i kerimesiyle insanın dünya hayatında başıboş olmadığını, aksine sorumluluk sahibi bir varlık olduğunu bildirmiştir. Göklerin, yerin ve dağların yüklenmekten çekindiği ağır bir emaneti insanoğlu üstlenmiştir.
(Ahzâb Suresi, 72) İnsanın ilk ve en büyük sorumluluğu kendisini yaratan Allah'a karşıdır. Kur'an-ı Kerim'de Yüce Rabbimizin "…Allah'ın ancak tek ilâh olduğunu bilsinler…" (İbrâhîm Suresi, 52) ve "Ben cinleri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye yarattım." (Zariyat Suresi, 56) ayetlerinde ifade edildiği üzere bu sorumluluk, kulun kendisini yaratan Rabbinin varlığını ve birliğini kabul etmesi, O'na ortak koşmadan inanması, emir ve yasaklarına riayet etmesidir. Peygamber Efendimiz (s.a.s), bir hadis-i şerifinde, Allah'ın kulları üzerindeki hakkının, insanların O'na kulluk etmeleri ve hiçbir şeyi O'na ortak koşmamaları; bunu yaptıkları takdirde kulların Allah üzerinde hakkının ise Allah'ın onlara azap etmemesi olduğunu bildirmiştir. (Buhârî, Tevhîd, 1.) İnsanın Rabbine karşı sorumluluğunun hemen ardından kendisine karşı sorumluluğu gelmektedir. Çünkü ona bahşedilen can, beden, akıl ve irade sorumluluğu ağır bir emanettir. Helal ve nezih gıdayla beslenmek, sağlığını korumak, zararlı alışkanlıklardan kaçınmak insanın öncelikli görevidir. Aynı şekilde insan, manevi ihtiyaçlarının da olduğunu unutmamalı, dünya ve ahiret huzurunun ancak Allah'ı anmakla mümkün olacağı bilinciyle en kıymetli zaman dilimlerinden biri olan Ramazan ayında Rabbine yönelmelidir. İnsanın sorumluluk halkası ailesine, anne ve babasına, içinde yaşadığı topluma ve yeryüzünü kendileriyle paylaştığı diğer canlılar ve bütün bir kâinat ile tamamlanır. İnsanın, bitkilere, hayvanlara, canlı ve cansız bütün varlıklara karşı sorumlulukları bulunmaktadır. Allah'ın kâinata koyduğu eşsiz nizamı koruması insanın sorumluluğundadır. İnsanın mahlûkata karşı hissedeceği sorumluluk, Yüce Allah'ın eserine, mülküne ve hikmetine olan saygının gereğidir. Bir virüsle hayatın büsbütün değiştiği günümüzde yeni sorumluluk alanları ortaya çıkmıştır. Zira küresel boyutta etkili olan Covid-19 salgınından insanın kendisini, ailesini, yakınlarını ve çevresindekileri korumak, onların zarar görmemesi için önlem almak, tedbirlere uymak da aynı şekilde dini sorumluluğun gereğidir.
Müminin sorumluluklarını yeniden hatırlaması bakımından Ramazan-ı şerif eşsiz bir fırsattır. Ramazan, Kur'an ve tefekkür, oruç ve sabır ayıdır. Hatalardan arınma ve günahlara tevbe etme zamanıdır. Ramazan, takva ve şükür vaktidir. Ramazan, aynı zamanda fakirlere, düşkünlere, kimsesizlere, tüm ihtiyaç sahiplerine iyilik elinin uzatıldığı paylaşma ve yardımlaşma ayıdır. Bu haliyle Ramazan, dünyamızı huzura, ahiretimizi cennete çevirecek bir bilinçlenme ayıdır. Hâsılı Ramazan ayı, Rabbimizin rızasına uygun bir ömrü bize öğreten manevi huzur iklimidir. Ramazan ayı teması olarak konusunun bütün "Sorumluluk Bilinci" yönleriyle ele alınması, yükümlülüklerimizi hatırlamamıza, kulluk şuurumuzun artmasına, kardeşliğimizin ve toplumsal dayanışmamızın güçlendirilmesine katkı sağlayacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle tüm halkımızın Ramazan-ı şerifini tebrik ediyor, rahmet, mağfiret ve kurtuluş iklimi olan bu ayın yeryüzündeki kötülükleri alıp götürmesini, müminler ve insanlık için kalıcı bereketler ve güzellikler getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyoruz.
RAMAZAN AYININ FAZİLETİ
Ramazan ayı, oruç ayıdır. Rabbimiz bu ayda oruç tutmayı tüm inananlara farz kılmıştır. Ramazan, Kur'an ayıdır. İnsanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği aydır.
Ramazan, farkındalık kazanma, fakirin halini anlama, nimetlerin tekrar farkına varma, uyanma ayıdır.
Ramazan, gufran ayıdır. Başı rahmet ortası mağfiret sonu cehennemden azat olan bu kutlu ay nice af ve mağfiret muştularıyla müjdelenmiştir.
Ramazan, takva ayıdır. Helallere karşı imsak ederek (kendini tutarak) irade ve disiplin kazanan Müslüman, bu hassasiyetini takva elbisesi olarak hayat boyunca kuşanabilecektir.
Ramazan, Allah'ı yüceltme ayıdır Ramazan, şükür ayıdır Ramazan, doğruyu bulma ayıdır Ramazan, tevbe ayıdır. Ramazan, itikâf yani tefekkür ve taabbüd ayıdır. Ramazan, Allah'ın koyduğu sınırları gözetme ayıdır. Ramazan, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni içinde saklayan bir aydır.
KUR’AN-I KERİM’DE ADI ANILAN TEK AY
Nasıl “şerefü'l-mekân bi'l-mekîn” yani bir mekânın şerefi, orada yaşayan kimseler sayesinde gerçekleşir ise, aynı durum, zaman için de söz konusuydu. Son Peygamber (sav) Yesrib'e teşrifiyle orayı nasıl “Medine-i Münevvere” hâline getirdiyse, son kitap olan Kur'an'ın bu ayda inmesi de, sıradan bir ay olan Ramazan'ı “Mübarek ay” yapmıştı. Kur'ân-ı Kerîm'de adı anılan tek aydır, Ramazan ayı. Yüce Allah onu sadece anmakla kalmamış, ayetleri ile aynı zamanda onu oruç ayı olarak belirlemiştir. İşte bütün bu ayrıcalıkları sebebiyle kültürümüzde Ramazan, “on bir ayın sultanı” olarak kabul görmüştür.
‘RAMAZAN’ KELİMESİNİN 
ANLAMINDA RAHMET VARDIR
“Ramazan” sözcük olarak “Yaz sonunda yağıp yeryüzünü tozlardan temizleyen yağmur” manasında “er-ramzâ” kelimesinden veya “Güneş ışınlarından taşların yanıp kızması” anlamında olan “er-ramaz” kelimesinden alınmıştır. Bu yağmur, yeryüzünü nasıl temizleyip yıkarsa; kızgın yer, orada yürüyenlerin ayaklarını nasıl yakarsa, Ramazan ayı da müminleri günah kirlerinden öylece temizler, günahları yakar, yok eder. Bu yağmur katı yürekleri hamur gibi yumuşatıyor ve şefkat eliyle, merhamet mayasıyla yoğuruyor ve fakirin, yoksulun, öksüzün içine düşen, düştüğü yeri yakan ateşini söndürüyor.
Bu bağlamda Ramazan, Müslümanlar arasında bir ay boyunca kutlanan bir bayram esintisidir. 
‘RAMAZAN MEDENİYETİ!’
Bu ayın girmesiyle birlikte birçok kavram da konuk olur dilimize: Ramazan topu, Ramazan imsakiyesi, Ramazan mahyası, Ramazan davulu, Ramazan pidesi, Ramazan menüsü, Ramazan programı, Ramazan sofrası, Ramazan paketi, Ramazan indirimi, Ramazan kampanyası... Artık Ramazan ayı, bir zaman diliminin adı olmaktan öte bir şeydir. Evet o, yedisinden yetmişine bütün Müslümanlar için bir neşedir, coşkudur, heyecandır, kültürdür, medeniyettir. Hem de üzerinde çok konuşulan, makaleler ve kitaplar yazılan bir “Ramazan Medeniyeti!”
Ramazan, bir medeniyettir, bir dünya görüşüdür. Sadece, nefsimize gem vurulan günler değil; yoksulların, düşkünlerin, açların, muhtaçların, kimsesizlerin hatırlandığı ve korunduğu yoğun bir seferberliktir.
Ve her sayılı gün gibi, bu coşkulu günler de çok hızlı geçer. Ömrü boyunca kaç Ramazan geçireceğini bilemeyen Müslüman için son teravih namazı, son sahur, son iftar buruk bir hüzne dönüşür. Tıpkı gözü yaşlı hacıların kutsal iklime veda edişi gibi, bu mübarek mevsime de aynı duygularla veda edilir. Camilerde güzel sesli hafızların, “Elveda yâ şehr-i Ramazan” nağmeleri ile uğurlanır Ramazan. Bir taraftan arınmış, korunmuş, bol ecir kazanmış olma ümidi, diğer taraftan bir sonraki Ramazan'a yetişememe endişesi ile vedalaşılır. Dolayısıyla ayrılığı zor olan bu misafiri hoş karşılamalı ve hoşnut etmeliyiz. (Hadislerle İslam) Rabbim gönül coğrafyamızda yaşayan özellikle Filistin'de acı ve zulüm içinde kıvranan tüm kardeşlerimizi Ramazan-ı Şerif coşkusu ve rahmetiyle kuşatsın. Allah'ın salamı rahmeti ve mağfireti hepinizin üzerine olsun. 
----------------
GÜNÜN AYET-İ KERİMESİ
“(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.” (2/185)
GÜNÜN HADİS-İ ŞERİFLERİ
Rasulüllah (SAV) şöyle buyurmuştur: “Mübarek Ramazan ayı size geldi. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır.” (Nesâî, Sıyâm, 5) 
“Kim inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân, 28)
GÜNÜN SÖZÜ
“Ramazan geldi, artık maddi yiyeceklerden elini çek ki, gökten manevi rızıklar gelsin. Bu ay gönül sofrasının kurulduğu aydır. Gönlün bedenin hatalarından kurtulduğu aydır. Gönüllerin aşk ile iman ile dolduğu (coştuğu) aydır.” ( Mevlana, Divan-ı Kebir) 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Bunlar da İlginizi Çekebilir