Yüzde 2,69’la Yeni Bir Eşik: Konut Piyasasında Hareketlilik Başladı

Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden biri olan gayrimenkul, son aylarda yeniden ivme kazandı. Merkez Bankası’nın politika faizini %43’ten %40,5’e çekmesiyle birlikte, bankalar da konut kredisi faizlerini aşağı yönlü güncelledi. Kamu bankalarında oranlar %2,69’a kadar gerilerken, bu gelişme özellikle orta gelir grubunun konuta erişimini kolaylaştırdı.
Kredi Maliyeti Azaldı, Talep Arttı
Önceki aylarda 1 milyon TL’lik konut kredisi için toplam geri ödeme 4 milyon TL’yi aşarken, bugün aynı tutar %2,69 faizle 3,4 milyon TL’ye kadar düşüyor. Aylık taksitler 28-30 bin TL bandında seyrediyor. Sektör temsilcileri, yıl sonuna kadar bu maliyetin 3 milyon TL’nin altına inebileceğini öngörüyor.
Kredili Satışlarda Beklenti Yüksek
KONUTDER ve NielsenIQ Türkiye’nin ortak anketine göre, firmaların %76’sı kredili satışların artacağını düşünüyor. Bu oran, sektördeki güvenin yeniden tesis edildiğini gösteriyor. Faizlerdeki gevşeme, özellikle ilk kez ev sahibi olacak genç kesim için önemli bir fırsat sunuyor.
Müteahhitlerden Ek Kampanyalar
Bankaların faiz indirimlerine ek olarak müteahhitler de peşinat erteleme, vade farksız taksit ve düşük faizli şirket içi finansman gibi kampanyalarla süreci destekliyor. Bazı firmalar %0,99’dan başlayan özel kredilerle konut alımını teşvik ediyor.
Yan Sektörler de Hareketleniyor
Türkiye Hazır Beton Birliği Başkanı Yavuz Işık’a göre, konut kredilerindeki düşüş sadece gayrimenkulü değil, beton, demir, çimento ve mobilya gibi yüzlerce alt sektörü de canlandırıyor. Bu gelişme doğrudan istihdamı artırma potansiyeli taşıyor.
Yatırımcı Güveni ve Yabancı İlgisi Artıyor
Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği yetkilileri, faiz indirimlerinin uzun vadeli istikrar sağlayacağını ve yabancı yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisinin yeniden yükseleceğini belirtiyor.
Kalıcılık Kritik: Merkez’in Rotası Belirleyici
Uzmanlar, faiz indirimi sürecinin kalıcı olması hâlinde konut satışlarının 2026’da 1,5 milyon adedi aşabileceğini ifade ediyor. Ancak arsa maliyetleri ve inşaat girdilerindeki artış, bu olumlu tabloyu sınırlayabilir. Bu nedenle Merkez Bankası’nın para politikası ve makroekonomik istikrar belirleyici rol oynayacak.