KANTARIN TOPUZU KAÇTI MI?

Geçtiğimiz salı günü görüşlerine değer verdiğim bir büyüğümüzü ziyarete gittim. Ülke gündemiyle ilgili sohbet ederken söz dönüp dolaşıp FETÖ konusuna geldi. Yerel siyasette deneyimli olup sık sık da Ankara'ya gidip gelen büyüğümüz, FETÖ ile mücadelede kantarın topuzunun kaçmasından ve masum insanların aileleriyle birlikte mağdur edilmesinden dert yandı. İşi gereği eğitim camiasına yakın bir isim olan söz konusu büyüğümüz, FETÖ ile uzaktan yakından ilgisi olmayıp Fethullah Gülen'den nefret eden alevi kökenli 25 yıllık bir öğretmen arkadaşının FETÖ'cü diye açığa alındığını söyledi. Yine uzun zamandır tanıdığı ancak ideolojik olarak görüşünü bilmediği karı-koca iki öğretmenin de aynı gerekçeyle açığa alındığını anlatan büyüğümüz, “FETÖ'cü olabilir şüphesiyle görevlerinden uzaklaştırılıp açığa alınan öğretmenler var. Bir öğretmenin işsiz kalması çok zordur. Gidip inşaatta çalışamaz ya da limon satamaz" dedi.
Darbe girişimine destek verenlerin veya bir şekilde bu işin içinde olanların mevcut yasalar çerçevesinde yargılanıp en ağır şekilde cezalandırılmasına, hatta idam cezasının geri getirilip bu işte parmağı olanlar için uygulanmasına hiçbir itirazının olmayacağını ifade eden büyüğümüz, ancak darbe ile organik bağı olmayan kandırılmış masum insanların bir an önce görevlerine ve ailelerine dönmesi gerektiğini söyledi. 
Ortamda bulunan ancak benim tanımadığım bir diğer büyüğümüz ise 17-25 Aralık sonrası FETÖ ile ilgisini kesmemiş olan herkesin suçlu olduğu ve bunun bedelini de ödemesi gerektiği görüşünü savundu. Bir şekilde FETÖ ile bağlantısı olup, bu bağlantı nedeniyle ciddi paralar kazanan insanlar tanıdığını ve bu insanların 17-25 Aralık sonrası da bu bağlarını kesmediğini ileri süren tanımadığım büyüğümüz, dolaylı olarak suçlu olan bu insanların cezalandırılmasında da bir sakınca görmediğini söyledi. 
Benim bu konudaki düşüncem ise çok net... Cadı avına gerek yok, bu ülkenin yasaları belli. Yasal olarak suç işlemiş, suçun işlenmesine yardım ve yataklık yapmış herkes en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. 15 Temmuz'daki hain kalkışmayla bir şekilde ilgisi olanlar mutlaka adalet önünde hesap vermelidir. Sapla saman birbirine karıştırılmadan, kurunun yanında yaşı da yakmadan, Ergenekon ve Balyoz davalarındakiler benzeri yeni mağduriyetlere neden olunmadan FETÖ ile mücadele süreci kararlılıkla sürdürülmelidir. FETÖ'yü finanse edenlerin sonuna kadar üzerine gidilmeli ve yasalar nezdinde hak ettikleri en ağır cezalar verilmelidir. 
Kamuoyuna yansıyan haberler doğru ise; sırf 17-25 Aralık sonrası Bank Asya'da hesapları var ya da 17-25 Aralık sonrası çocuklarını FETÖ'nün dershanelerinden almadılar veya FETÖ'cü olabilir diye insanların fişlenip görevlerinden uzaklaştırılıyormuş. Neyin suç, neyin suç olmadığı yasalarımızda açıkça bellidir. Şüpheler, doğruluğu kanıtlanmamış beyanlar ya da eyleme dönüşmemiş düşünceler hukuken bir suç teşkil etmez. Dolayısı ile hukuk ve yasalar zorlanarak hatta ve hatta zaman zaman askıya alınarak yeni mağduriyetlere neden olmaktan özenle kaçınılmalıdır. Suça bulaşmamış masum insanlar da kandırılmış ya da yanılmış olamazlar mı?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Göksal Serdar Arşivi